Nuh’tan sonra son felaketi getirecek olan…Metaverse

Hasan Ender’in Yeri
7 min readNov 6, 2021

Henüz gözle görülmeyen bir göktaşının dünyadaki bir okyanusa düşüp, onun etkisiyle dev dalgaların oluştuğunu ve yaşadığınız yere doğru yıkıcı bir şekilde geldiğini kesin bir şekilde bilseydiniz, ne yapardınız? Eminim ki başta çocuklarınız olmak üzere tüm aile bireylerinizi ve yakın dostlarınızı yaklaşmakta olan bu büyük felaketi anlatarak uyarırdınız, değil mi?

Onlara felaketten haber verdiğinizde size “hani nerde, her şey yolunda, neden kaçalım, otur evham yapma, sen biliyorsun da yetkililer bilmiyor mu, televizyonda haber yok” şeklinde bir takım cevaplar verip size inanmadıklarında, onları ikna etmek için bin bir türlü dil dökerdiniz.

Hatta size inanmasalar dahi, çocuklarınıza seçim hakkı vermeden ellerinden tutup, zor kullanarak bulunduğunuz yerden hızlı bir şekilde güvenli olduğuna inandığınız bir yere götürmeye çalışırdınız. Size itiraz etmeleri, serzenişte bulunmaları ve hatta alaya almaları dahi sizi asla durduramazdı. Size inanıp, sizinle gelenler olduğu gibi, inanmayıp size gülen, dalga geçen yakınlarınız da olacaktır.

Şimdi şöyle bir düşünün, bu hikaye size tanıdık geldi mi? Biraz Nuh tufanı, biraz Mimi Leder’in yönettiği Derin Darbe (Deep Impact) filmini anımsatmış olabilir miyim? İşte sizin zihninizde varsaydığınız bu tufan ne kadar büyük bir tehlike ise, Metaverse de aynı derecede tehlikelidir.

Yıllardır bugüne alıştırılıyoruz

Soruyorum, bugün çocukların en çok sevdiği aktivite hangisi? Sokakta top oynamak, resim yapmak, televizyonda çizgi film izlemek, internette sörf yapmak, yoksa bilgisayarda oyun oynamak mı? Cevabı duyar gibiyim. Bilgisayarda oyun oynamak olabilir mi?

Kendi hayatımdan örnekler vererek konuyu açmak istiyorum. Benim çocuk olduğum yıllarda bilgisayar yaygın değildi. Şanslı olan az kişiden biri olarak özel okulun sunduğu imkanlardan biri de uygulamalı bilgisayar dersiydi. Pek bir şey öğrendiğimizi söyleyemem. DOS komutlu bir takım şeyleri öğretmeye çalışıyordu öğretmen. Fakat biz çocukların asıl beklediği an dersin son anıydı. Öğretmen dersin son 10 dakikasında yılan adlı oyunu oynamamıza izin veriyordu. Bu basit oyun dahi aklımızı başımızdan almaya yetiyordu.

Yine başka bir örnekle devam etmek istiyorum. Sınıfta bir arkadaşım vardı. Onun tetris adlı oyun konsulu vardı. Aarkadaşım bana 3 günlüğüne kullanmam için ödünç vermişti. Ortaokul 1. Sınıftaydım. Normalde eve geldiğimde düzenli ders çalışan ben, o 3 gün boyunca neredeyse sabaha kadar tetris oynamıştım. Tabi ki aileme oyunu göstermden gizli bir şekilde oynamıştım. Çünkü izin vermeyeceklerini biliyordum.

Bu hikaye size tanıdık geldi mi? Evet dediğinizi duyar gibiyim. Aşağı yukarı tüm çocuklu ailelerde yaşanan bir hikayedir bu aslında. Bugün oyun oynamak için cep telefonu, tablet ve diz üstü bilgisayarlar gibi pek çok araç var. Üstelik bugünkü oyunların inanılmaz bir hale geldiğini de biliyoruz. Daha eğlenceli, daha renkli, daha hareketli, daha bağlayıcı…

Daha da vahim olan ise, bir çok ailenin tehlikenin boyutundan habersiz olmasıdır. Az sayıdaki aileler dışında bir çoğu, normal bir şeymiş gibi çocukların saatlerce oyun ile zaman kaybetmesine izin veriyor. Bilinçli aileler ise mücadele etmeye çalışıyor fakat yalnız olduklarından genelde bu mücadeledeyi kaybediyorlar. Anneanne, dede ve hatta okuldaki öğretmenlerden aradıkları desteği bulamıyorlar. Dışlanıyor, garip algılanıyorsunuz. Oysa yapmaya çalıştğınız şey, çocuğunuzu korumak!

Çocuklarımız bizim her şeyimiz. Onlara hani derler ya, gözümüz gibi bakıyoruz, bir dedikleri iki olmuyor. Büyün imkanlarımızı seferber ediyoruz. Sokakta bir akranı hafif dokunsa fırtına gibi olay yerinde belirir, gereğinden fazla tepki vermeyi kendimize hak görürürüz. Koruma iç güdümüz o kadar güçlü ki tarifi mümkün değil. Peki soruyorum, bu kadar çok sevdiğiniz çocuğunuzu bilerek, göz göze göre bu oyunlarda kaybetmeye neden razı oluyorsunuz?

Metaverse bir oyundan çok daha fazlası, yeni dünya düzeninin son durağı…

Metaverse, bugüne kadar bildiğiniz bütün oyunlardan ve artırlmış gerçeklik deneyimlerinden çok daha büyük bir evren. Aslında insanların yeni bir yaşam şekli de diyebiliriz.. Bu dünyada imkanınız olmadığı için yapamadığınız, veya yapmakta özgür olmadığınız her şeyi orada deneyimlediğiniz bir öte evren. Ben ona öte evren değil, “Paralel Evren” ismini koydum. Mevcut hayatınız devam ederken, akşam işten yada okuldan geldiğinizde bağlanacağınız ikinci hayatın adıdır Metaverse. İlk başta bir oyun, eğlence gibi algılayacaksınız. Fakat zaman ilerledikçe orada size sunulan imkanlar gerçeğe o kadar yakın olacak ki, mevcut yaşadığınız hayata göre daha cazip olacak.

Önce sanal gözlük ve eldivenlerle, sonra gelişmiş çipler ile Metaverse evrenine bağlandığınız bir avatarınız olacak. Yine yıllar önce James Cameron tarafından çekilen Avatar filmini hatırlayın. Benzer sistemi Metaverse’de buluyor olacaksınız. Zihniniz, seçtiği bir bedene bürünebilecek. Fakat çok daha ileri bir teknolojide. Gerçek hayatta kadınsınız, Metaverse’de erkek, gerçekte erkek iseniz orada kadın olabileceksiniz. Hatta bir hayvanın bedenine dahi girip yaşayabileceksiniz. Zenginseniz fakir, fakirseniz zengin olabileceksiniz. Bedensel özürlü iken paralel evrende taze, sıfır kilometre, sorunsuz bir bedene sahip olabileceksiniz. Ve yine o yeni dünyada ev, arsa, araç vb. metaları satın alabileceksiniz. Tapularınız olacak ve sizden başka kimse oraya giremeyecek, kullanamayacak. Özetle istediğiniz bir çok şeyi yapabilme özgürlüğüne sahip olacaksınız.

Kripto varlıklar bunun için icat edildi.

Metaverse evreninde, tıpkı dünya hayatımızdakine benzer bir ekonomik faaliyet de olacak. Her ekonomide olmazsa olmaz olan şey mübadele aracı olan şey, paradır. Fakat para son yıllarda form değiştiriyor. İster kabul edin, ister etmeyin; gelecekte kağıt paralar tedavülden kalkacak. En önemli ve gerçek nedeni Metaverse için yapılan hazırlıktır.

Metaverse ekosisteminde kullanılacak mübadele aracı Bitcoin gibi kripto varlıklar ve sanal paralar olacak. Alış-veriş kripto varlıklar ve sanal paralar aracılığı ile gerçekleştirilecek. Örneğin Metaverse’de yaşarken Bitcoin veya yeni nesil entegre coinler ile yemek siparişininizi verebilecek, gerçek dünyada teslim alabileceksiniz.

Fakat tüm bu gelişmelerden hemen önce, çok yakın bir gelecekte, kripto varlıklar ile insanların tam kontrol edilebilen bir varlık haline dönüştürülmesi projesi tüm hızıyla devreye sokulacak. Kripto varlıkların, coinlerin internete bağımlı birer yazılımdan ibaret olduğunu unutmayın.

Bu teknolojinin alt yapısı sayesinde, yaptığınız tüm harcamalar izlenebiliyor olacak. Hatta izlemekle yetinmeyip, otokratik devlet yöneticilerinin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunduğunuzda, kendi koydukları kanunlar bahane edilerek varlığınıza kolayca bloke koyulabilecek. Bu şekilde sisteme tam entegre, başta gönüllü, sonra zoraki köleler oluşturulacak.

Onların sahte Cenneti aslında bir Cehennem’den ibaret.

Başta her şey güzel görünecek. Zaten artan felakatler, ekonomik zorluklar, küresel ısınma, kıtlık, aile içi çatışmalar her geçen gün artacak, sorunlar daha da derinleşecek. İnsan dünyada giderek yalnızlaşacak. Sosyal faaliyetlerin azalması ile aynı inanç, felsefe ve dünya görüşüne sahip insanların bir araya gelmesi, toplu gösteriler düzenlemesi, sosyal medyada tepki koyması mümkün olmayacak. En azından hedeflenen şeyin bu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Din gibi, aile gibi, sevgi gibi soyut kavramların önemi azalacak. Kolaylaştırdıkları ve birleştirdikleri iddiasıyla yeni bir din ilan edecektir. Küresel yeni bir dinden bahsediyoruz. Siz o yeni dünyanın kurallarına uydukça puan kazanacak, hakedişlerinizi artacak. Metaverse sanal bir dünya da olsa, kuralları gereği herkes aynı keyfi orada süremeyecek. Aldığınız haz ve zevk punlama sistemine tabi olacağından, sizden sürekli bu puanları artırma gayreti içine girmeniz istenecek.

Örneğin ilk etapta, karşı cinsle birlikte olmak sizin için kolay erişilebilir, düşük maliyetli bir Eylem olurken, sevdiğiniz bir sanatçı, ya da popüler bir kişi ile birlikte olmak için puanlamanız baz alınacaktır. Netflix’te yayınlanan Black Mirror dizisindeki Striking Vipers adlı örnekte olduğu gibi, başta sadece akşamları geçirdiğiniz bu eğlenceli deneyimi, sonrasında tüm güne yaymayı tercih edeceksiniz.

Üretmeyen, doğal hayatta hiç bir faaliyette bulunmayan, topluma faydası olmayan, inanç ve ibadete gerek duymayan, bedenini bu dünyada emanet etmiş, fakat zihniyle Metaverse evreninde yaşayan insanlar ortaya çıkacak. Hatta daha da ileriki bir zamanda, gerçek dünya ile Metaverse evreni gerçekliği kafaları karıştırmaya başlayacak. İnsan zihni doğuştan iki parallel yaşama göre tasarlanmadığından, kısa sürede SOS verecek, şimdi öngörülemeyen yeni hastalıklar ve psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkacaktır.

Konunun anlaşılması için film ve dizilerden çokca örnek veriyor olmam aslında bir tesadüf değil. Geleceği ön-görme ayrıcalığına sahip küresel güçler, bahsettiğim film ve diziler ile biz insanları yeni dünya fikrine alıştırıyor ve yaklaşmakta olan büyük felaketi normalleştirerek, tepkileri ortadan kaldırıyor.

İlahi görevliler bugünleri haber vermiş ve bizleri uyarmıştı.

Son Peygamber Hz. Muhammed (sav); kıyamet alametleri arasında haber verdiği Deccal’in yükselişi muhtemelen bu şekilde olacaktır. O’nun; “Deccalin cehennemi cennet, cenneti de cehennemdir” diye uyardığı şeyin Metaverse olduğunu anlamak artık zor değil. İlk başta gerçek hayatınızla paralel yürüteceğiniz bu yeni dünya, daha sonra sizin kalıcı olarak kalmak isteyeceğiniz sahte bir Cennet haline dönüşecek. Fakat asıl büyük tehlike hala saklanıyor.

Gavin Rothery’nin yönettiği Arşiv adlı filme göre, insanlar yaptıkları bir anlaşmayla, öldüklerinde zihinlerinin bir tür “arşiv” sistemine aktarılmasına izin vermektedir. Bu şekilde sonsuz bir hayat yaşama olanağına kavuşmaktadırlar. İlk başta her şey masum ve sorunsuz görünmektedir. Fakat ilerleyen dönemde, insanın kurduğu hiç bir sisteminin kusursuz olmadığı gerçeğinden yola çıkarak, sistem içinde oluşan çatlaklar nedeniyle kişi öldüğünü anlar ve fasit bir dairede dönüp durur.

Yine Christopher Nolan’ın yönettiği Başlangıç (Inception) filminde anlatıldığı üzere rüya içinde rüya görme hali mümkün kılınmaktadır. Kötü niyetli insanlar, kullandıkları bir teknikle başka insanların rüyalarına girerek fikir ekmektedir. Kişi uyandığında aklına gelen fikrin sanki kendine aitmiş gibi derhal uygulamaya geçmektedir ve konuyla ilgili herhangi bir şüphe duymamaktadır. Fakat, birden çok alt katmanların bulunduğu rüyalardan uyanmak kolay değildir. Uyanabilmek için bir takım totem tarzı tedbirler alınsa da, işler ters gittiğinde bulunduğunuz o alt rüyadan asla çıkamıyorsunuz ve orada sonsuz bir döngüde, aynı olayları yaşayıp duruyorsunuz. Bir tür “Araf”ta kalma hali…

Fakat bu karamsar Araf durumunun, halen en kötüsü olduğunu söyleyemeyiz. Bir kez zihninizi “Özgür İradeniz” ile Metaverse denilen paralel evrene teslim ettiğinizde, artık geri dönüşü olmayan bir şekilde, sizi kendi yarattıkları Cehennemlerine çekeceklerdir. Aklınıza gelmeyen, korku filmlerini aratmayan işkenceler ile gerçek Cehennemi, elde ettikleri güç ile size yaşatacaklardır. Üstelik bu acılar sanal olmayacak.

Bugün önemli olan şey, neden ve nasıl bu Cehennemi yaşatacakları konusu değil, bunu yapma kabiliyetlerinin olup olmadığıdır. (bu başlı başına ayrı bir konudur) Bu kabiliyete şüphesiz er veya geç ulaşacaklardır. Milyonda bir ihtimal bile olsa, bu riski almak mantıklı olmazdı. İşte Son Peygamber Hz. Muhammed’in (sav) haber verdiği Deccal’in Cennet dediği ama aslında Cehennem, olan şey tam da bu olsa gerek…

Kuran-ı Kerim’de 700’ü aşkın ayette akıl etmenin önemi vurgulanmaktadır. Akıl bize verilen en büyük nimettir. Metavers’in, insana karşı kurulmuş en büyük tuzak olduğunu kabul ederek, önce kendimizi sonra çocuklarımızı korumak ve mümkün olduğunca tüm insanları uyarmak için elimizdeki tüm imkanları seferber etmeliyiz. Karanlık ve negatif varlıklar, biz insanlara sistematik bir plan ve büyük bir sabırla saldırıyor. Amaçları; kendi negatif evrenlerine bizim gibi pozitif varlıkları çekmekten başka bir şey değildir!

Fakat unutulmaması gereken gerçek ve her daim bizi umutlu kılması gereken şey; Yüce Yaradan Allah’ın (cc) koyduğu evrensel yasalar gereği hiç bir varlığın insana bahşedilen “Özgür İrade”ye müdahale etme yetkisinin olmadığını bilmemizdir. Çocuklarınızı, uyuşturucu madde bağımlılığı kadar zararlı olan televizyon, internet, bilgisayar, telefon ve özellikle de bilgisayar oyunlarından ve son icat Metaverse’den uzak tutunuz.

Biz insanlar bilinçli olduğumuz ve özgür irademiz ile doğru seçimler yaptığımız sürece, bu dünyada insan olarak kalmaya ve tekamül yolculuğumuza devam edeceğiz.

--

--

Hasan Ender’in Yeri

I write about philosophy, education, leadership, management, entrepreneurship, and stories from live & lessons.